Pazar, Ağustos 05, 2007

Türkçe Öğrenmek - Günlüğüm

01.08.2007 - Ağostus bir'de, iki bin yedi.
Kara verdim. Bir Türkçe günlüğü yazıcağım. Başlangıçta kolayabilir. Kelimeler, cümleler ve gramer bana bilmek kullanabilirim.

İki ayda iyi güzel Türkçe öğrenmek istedim. Ancak, su heralde mümkün değil. Çok şeyler yaptı, ama orijin planı çalışmadım. Çok nedeler. Belki normal.

Türkçe yazmarım belki çok iyi değil; çok doğru değil, ama bunun cümleler, iki ay önce, mümkün değildiken.

Hâlâ en büyük problem var: Türkçe'de dinlemek ve konuşmak. Konuşduğum zaman en iyi. Çok geçen yıldır şimdiye kadar Türkçe dinlemedim ve sadece çok az konuştum. Mesela, ne kadar, doğru, sol, sağ, dur lütfen falan fılân...

Ekipim konuşmam lazım; Kerem, Fehmican ve Gökçe. Hepsi güzel insanlar. Hiç zaman anlaşmıydık, ama bunun insanlarla bilmek iyi projeği yapacağım.

Yanlışlar mı? Onları kalabilir! Bu günluk ol lazım - bir doküman simdiki. Yanlış ve hepsi kalıyor. O bir filmden gibi hatırlatıyorum: Flowers For Algernon ve karakter Charlie Gordon; Charlie'nin kafesı daha iyi çalışıyordı.

Bile benim sonra bu okuduğum zaman, belki güleceğim. Ona çok eğenlik gelecek aracağım.

07.08.2007 - Ağostus yedi'de, iki bin yedi.
Bu sabah Türkçe ders yaptım. İlk soru - dün ne yaptım? Yani, toplantı Maker ofise gittim. Yeni kişi tanıştım, Nilay Hanım. Kerem'le yardım edecek. Sonra Tepe Nautilus'ya gittim - feribotla ve yürüyerek gittem.

12.08.2007 - Ağostus on iki'de, iki bin yedi.

Çok yorgunum. Şimidi 23.04 saat. Kalktım 7.15, yedi'yi çekrek gece ve feribot bidim dokuz bucuk. Tepe Nautilus'da 10.00 - yaklaşık 4.15 saat ineği boyadum ve Nilay ve Zarife'yle öyledan yemeği yidim. İlk maç sezondan Arsenal kazandı, ama çok yakındı. Daha yazmak istiyorum, ama ben çok fazla yorgunum ve yarın daha ineği boyamak gelecek!

06.09.2007 - Çarşamba Eylül alta'da, iki bin yedi.
Bir harika şey var...
Wenger agrees new deal at Arsenal
http://news.bbc.co.uk/sport1/hi/football/teams/a/arsenal/6981442.stm
Bugün Türkçe derslerim sonra evde döndüm. Çok diger şeyleri yapiyordum ve çok az Türkçe ödev yapıyordum. Ancak, bu akşam, belki sadece İngiliz bilgisayarın kelimeleri ellerimde var, ama boş ver. Kayit makinada dinledim ve ders okudum. Şimdi çok gec var ve ben yorgunum, hadi gidelim. Yat!

17.09.2007 - Pazartesi Eylül'de on yedi, iki bin yedi
Dün gece bir canavar rüyalarımda gezmiş. Aniden uyuandım ve bir ses söyliyordu: çay canım! Yani, nasıl dinleme oldum, bilmiyorum, ama canavarlar kafesinde hiç yine istemiyorum. Kalktım, kavaltıda yaptım, bilgisayarı açtım ve haberleri dinledim bile e-mail okuyordum ve yazıyordum. Bir adam uçer daireyden vardı ve kahve içtik.

25.09.2007 - Çarşambe Eylül'de yirmi beşte, iki bin yedi
Bugün Çirağan Kempinski Oteline gittik; Beste, Serin ve ben. Ayşe Sipahoğlu ile tanıştık ve Çirağan'ın Galerisni gezdik ve gelecek sergim için konuştuk. Ayşe Hanım Çirağan projemi komiteye sunacakmış. Beste Çirağan'daki toplantıdan sonra "Etiler'deki sergiye gidelim", dedi.
Ondan once güneşte Boğaz karşı durduk ve Beste bir sigara içti. Beste sigara içerken biz de gemileri izledik.
Sonra Etilerde Beşiktaş Çağdaş adlı galeriye gittik. Çeşitli universitelerin resim öğretmenlerinin sergisni gezdik. Hemen hemen 7.30'ta evdeydim.
Bu akşam Arsenal Newcastle'ı 2-0 yenmiş ve çok güzel oynamış.

07.12.2007 - Nihat, Zarife, Güliz, Tanju & Nihat II...İnekler için yardımlarınıza içten teşekkür ederim! En iyi dileklerimle, Ned.

Çarşamba, Kasım 07, 2001

GÖKKUŞAĞI KÖPRÜSÜ

GÖKKUŞAĞI KÖPRÜSÜ
Uluslararası bir barış projesi

Şimdiye kadar neler oldu.......

NPP Gökkuşağı Köprüsü konseptini 1997-99 yılları arasında tasarladı.Boğaziçi Köprüsünün altında uzanan ve barışı temsil eden 7 gökkuşağı renginin boyanmasını kolay ve doğal kılan 7 çelik panel var. Araştırıldığında, uluslararası ilgi uyandırabilecek ve uygulanması daha pratik bir şekil veya renk bulunması neredeyse imkansız gibi.

İstanbul Boğaz'ı, Duğuyu batıyla, Hristiyan dünyasını Müslüman dünyasıyla buluşturan eşsiz bir yer.



Proje Cahit Akyol, Leyla Umar ve Gila Benmayor gibi birçok kişiden destek gördü ve Türk basınında oldukça fazla yer aldı. Ned Pamphilon'un 2003 yılında çok popüler bir televizyon şovu olan Zaga programına katılmasını takip eden haftasonu, kendi sitesi olan www.nedpamphilon.com adresine 100,000 kişi proje için evet oyu verdi ama internet korsanları bu siteye saldırarak, sitede bulunan Atatürk portrelerini silip yerine Arapça İslami yazılar yazdılar ve birkaç hafta içinde de siteyi tamamen yok ettiler. Bu güne kadar 6-7 ayrı web tasarımcısına bu iş verilmesine rağmen henüz hala düzgün çalışan yeni bir site yapılandırılamadı. Sözler ve verilen son teslim tarihleri sadece konuşmalarla sınırlı kaldı.

NPP, branşında dünyanın en büyüklerinden biri olan Alman Kimyasal firması BASF'ın, 2 yıl boyunca projenin sponsorluğunu üstlenmesini sağladı. Ned Pamphilon Ankara'da yaptığı toplantılarda AKP devlet bakanlarından Abdulkadir Aksu, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Erzegen, Ticaret Bakanı Ali Coşkun, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Müsteşarı Sabri Özkan Erbakan, Müsteşar Yardımcısı Mücahit Şahin, Karayolları Genel Müdürü Hicabi Ece ve bir kaç bakanla daha biraraya geldi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek bile oradaydı. Proje çok iyi karşılandı hatta Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen sözlü olarak "artık bu projeye uygulanacak gözüyle bakıyoruz" dedi. Fakat sonra Başbakanlık Danışmanı Egemen Bağış BASF firmasına Sayın Başbakan'ın projenin yapıcı çehresinin farkında olduğunu ama 3 esas konunun kaygı uyandırdığını bildirdi:

- San Fransisco eşcinsel topluluğunun sembol olarak kullandığı renklere benzediği (BASF firması özellikle, proje doğru biçimde pazarlanırsa bu konunun bu projeyle kesinlikle örtüştürülemeyeceği konusunda hükumet yetkililerini ikna etmeye çalıştı.)

- Terörist saldırılara hedef olabileceği (-ki bu proje uygulanmasada olabilecek bir durum)

- Bir Türk firmasının bu işe dahil olmaması (Doğruydu, çünkü BASF firması olumlu cevap verdiği bu projeye yerli bir boya firmasıyla ortak olup sadece gerekli boya maddelerini sağlayarak sponsor olmak istedi ama hiç bir Türk firma projeye direkt olarak yanaşmak istemedi yani BASF sponsorlukta yanlız kaldı.)

Başbakanlık Danışmanı Egemen Bağış BASF'dan sonra, Bayındırlık ve İskan Bakanı Zeki Ergezen'e de Başbakanın görüşleri hakkında bilgi verdi, sonra ki adım için Karayolları 17. Bölge Müdürlüğüne gerekli bilgi ve ilave talimatların bildirilmesi konusunu görüştü. Bu görüşmeler sırasında her ne olduysa BASF, AKP Hükumetinin bu projeyi gerçekleştirmek istemediğini bildirdi.

Sonuç olarak Karayolları 17. Bölge Müdürlüğü, 17 Eylül Cuma günü Gökkuşağı Köprüsü için, 15 Eylül tarihli "Karayolları 17. Bölge Müdürü Yakup Dost" imzalı bir ret yazısı gönderdi. Yetkililer gökkuşağının 7 renginin köprünün altına uygulanması durumunda bölgenin genel görüntüsünü bozacağını düşündüklerinden, Boğaziçinin manzarasıyla uyumlu olduğunu söyledikleri köprünün şu anki gri rengini değiştirmek istemediler. Sonuçta Gökkuşağı Köprüsünün önerilen görünüşü ve faydaları subjektifti ve onlara göre değildi. Gökkuşağı Köprüsünü reddetmek için hiçbir teknik sebep yoktu ve anlaşılan o ki, Karayolları Müdürlüğü ülke ve şehir için büyük kazanç sağlayabilme olasılığı olan bu projenin dosyasını tamamiyle kapatıyordu. İlgili ret mektubunu aşağıda görünen imaja clikleyerek okuyabilirsiniz:

Ret yazısına NPP'den ek açıklamalar:

1)Birinci Boğaz köprüsü olarakta bilinen Boğaziçi Köprüsü'nün yapım kontratı 1968 yılında bir İngiliz mühendislik firması olanFreeman Fox & Partners ile imzalandı. Tasarımını İngiliz Gilbert Roberts yaptı. Türk Enka Yapı & İnşaat Şirketi köprünü inşaasını, İngiliz Cleveland Bridge & Engineering Co. Ltd. ve Alman Hochtief AG firmaları ile beraber üstlendi.

2)İkinci Boğaz Köprüsü ise karayolları yetkilileri tarafından Fatih Sultan Mehmet Köprüsü olarak ibraz edildi.

NPP hala, Gökkuşağı Köprüsünün uygulanması çok basit ve iyi bir fikir olduğuna inanıyor. Bu proje, uygulandığında ülkeye ve dolayısıyla devlet yönetimindeki iktidar sahiplerine fayda sağlayacak bir projedir. Gökkuşağı Köprüsü milyonlarca çocuğun hayal gücünü genişletecek, ülkemize ekstra para kazandıracaktır. BASF şirketi Gökkuşağı köprüsüne sponsor olmayı önerdiğinde gerekli bütçe detayları üzerinde ekpertiz yapmış ve €350,000 olarak belirlemişti. Gökkuşağı Köprüsü bundan daha fazlasını geri dönüşüm olarak sağlayacaktır çünkü, dünya basınında adından kesinlikle bahsettirecek, belki "iki kıta arasındaki dünyanın en uzun sanat çalışması" olarak Guinness Rekorlar Kitabına girecek ve hatta belki de Turner Ödüllerine bile aday olabilecektir.......seçenekler sonsuz.Tüm bunların yanısıra çok keyifli bir görsel. Boğaziçi Köprüsü periyodik olarak anti-korozif griye boyanıyor. Önerilen ise sadece altındaki 7 panelin renklerinin değiştirilmesi. Çok mu radikal?! Eğer köprünün bu hali beğenilmezse tekrar griye boyanarak kolaylıkla değiştirilebilir.

İstanbul'un 2010 kültür başkentini olması için yetkililer tarafından yapılan başvurunun sonucu pozitif oldu. Gökkuşağı köprüsü bu macera için mükemmel bir araç. Türkiye'nin Avrupa Birliği görüşmelerine destek olabilir ve kuşkucu Fransız,Alman,İskandinav halkına karşı daha yapıcı bir çehre oluşturabilir. Gökkuşağı Köprüsü aynı zamanda, %97'si müslüman olduğu halde geri kalanlarında inancında tamamen özgür olduğu (-ki böyle olduğu halde politik nedenlerden dolayı bazı dış güçler tarafından bilakis yanlış lanse ediliyor) Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ü ön plana çıkartacaktır. Atatürk bir dahiydi, tabii ki tek yönlü bağnaz bir inancın arkasında olanlar aynı fikirde değildir.

“Bizim dinimiz en makul ve en tabii bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme, mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır.”
Atatürk"ün Söylev ve Demeçleri, 1959, c.2, s. 90

"Atatürk’ün ölümü sadece bir ülkenin kaybı değil aynı zamanda Avrupa’nın da büyük kaybıdır. O Türkiye’yi savaştan kurtardı ve savaştan sonra yeni Türk ulusunu tekrar canlandırdı. Her sınıftan halkın O’nun arkasından döktüğü içten gözyaşları, bu büyük kahraman ve modern Türkiye'nin Ata'sına değer bir görünümden başka bir şey değildir."
Winston Churchill, İngiltere Başbakanı

Gökkuşağı Köprüsünün verdiği mesaj basit: Barış, anlayış, ve iş dünyasına katkıda bulunacak görüşmelerin yanısıra barışı sembolize eden başlıca temaların Türkiye'den dünyaya tanıtılması:

- Adı geçen zamanda Türkiye'nin doğusunda, Nuh'un Gemisi Ağrı Dağına oturdu (-ki bu Nuh tufanının bitişinin habercisiydi) dağın arkasından dünyada ilk kez gökkuşağı belirdi ve hemen ardından ağzında zeytin dalıyla bir güvercin havalandı - bunların hepsi evrensel barış sembollerini temsil ediyor

- Çok önemli bir Türk düşünürü olan Mevlana Celaleddin-i Rumi (Konya 1207-1273) kendi felsefesiyle Konya’dan barış mesajını daha 13.yy da vermiştir: Gel, gel, ne olursan ol yine gel. Kim olursan ol gel.

- Atatürk 7 bölgeden oluşan ve 7 sınır komşusuyla (Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye) çevrili, Demokratik ve Laik Türkiye Cumhuriyeti' ni 1923'te kurdu. Bize, barışı destekleyen tüm ülkelerin yol göstericisi olabilecek nitelikteki ülke stratejimizi belirleyen sözleri miras bıraktı: YURTTA SULH, CİHANDA SULH.


Ned Pamphilon bir "yabancı" olarak olan biteni düzeltemeyebilir hatta O'nun Atatürk Portreleri yapması bazı insanlar tarafından garip karşılanabilir. Ned Pamphilon, Atatürk portrelerini asla delice bir idolizm yada idealizm uğruna yapmadı. Ned Atatürk'ü ilk kez resmettiğinde, aklında sadece kendi tarzında bir çalışma ortaya çıkarmak ve bugüne kadar ülkede yapılmış standart Atatürk portrelerinden farklı olduğunu göstermek vardı. Daha sonra da Atatürk'ü okuduklarıyla tanıyıp ülke adına yaptığı şeyleri öğrendikçe O'na olan hayranlığı arttı ve yaptığının ne kadar doğru bir şey olduğunu bir kez daha anladı. Ned pamphilon'un Lütfi Kırdar’daki 3,5 m x 2m boyutlarındaki "Atatürk Smiles - Atatürk Gülümsüyor" adlı tablosu, muhtemelen Türkiye'deki en büyük boyutlardaki Atatürk tablosu. Tablo biraz alışılmışın dışında çünkü bu tabloda Atatürk gülüyor...

29 Ekim - 10 Kasım 2005 tarihleri arasında 12 gün boyunca, ulusal anma haftasına dikkat çekmek sebebiyle, Pamphilon’un Atatürk’s Eyes (Atatürk’ün Gözleri) adlı tablosunun görüntüsü Ulu Önderimizin “Yurtta sulh cihanda sulh” sözü ile beraber, dönüşümlü olarak (Türkçe ve İngilizce), The Marmara İstanbul ve The Marmara Pera Otellerinin üzerinde bulunan projeksiyon sistemini süsledi.


Ned Pamphilon, İstanbul’da 1999 yılında resmettiği, 210cm x 90cm boyutlarındaki "Geleceğe Gülümsemek" isimli Atatürk tablosunu, 09 Nisan 2006 tarihinde İstanbul Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Celalettin Cerrah huzurlarında İstanbul Taksim Meydanı’nda İstanbul Emniyet Teşkilatı’na hediye etti.


NPP olarak Ulu Önderimizin bize miras bıraktığı prensiplere müteşekkiriz ve gönülden bağlıyız;
"Hürriyet, insanın, düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. Bu tarif, hürriyet kelimesinin en geniş mânasıdır. İnsanlar, bu mânada hürriyete, hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malûmdur ki insan, tabiatın mahlûkudur. Tabiatın kendisi dahi, mutlak hür değildir; kâinatın kanunlarına tabidir. Bu sebeple, insan ilk önce, tabiat içinde, tabiatın kanunlarına, şartlarına, sebeplerine, âmillerine bağlıdır. Meselâ, dünyaya gelmek veya gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. İnsan, dünyaya geldikten sonra da, daha ilk anda, tabiatın ve birçok mahlûkların zebunudur. Himaye edilmeye, beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır." Atatürk 1930

Eiffel Kulesi, London Eye ve Christo ve eşi Jeann Claude'un sanat çalışmaları, Gökkuşağı Köprüsü ile kıyaslanabilir. Paris’ teki Eiffel Kulesi bütün dünyada çok tanınan ve sevilen bir simgedir. Ama yapılması ilk önerildiğinde Fransız otoritelerin büyük bir çoğunluğu çok büyük ve çirkin görüneceği nedenini öne sürüp, inşa edilmesine kesinlikle karşı çıktılar. İngiltere’nin Londra şehrindeki “The London Eye” simgesi de aynı şekilde inşa edilmesine karşı çıkılan simgelerden... Günümüzde ise Londra’nın tüm dünyada tanınan “popüler şehir simgesi” olmasının yanı sıra, İngiliz Havayolları British Airways’ in şirket logosuna ilham kaynağı ve O2 adlı telefon şirketi için de bir tanıtım aracı oldu. Projelerini planlamak, organize etmek ve uygulama iznini alabilmek amacıyla otoriteleri ikna etmek Christo ve eşi Jeann Claude’ un yıllarını aldı. İlk etapta reddedildiler ama sonra uluslararası takdir, kültürel ve finansal başarı elde ettiler. Örneğin: Alman Hükümet Binası, Miami adaları ve Paris’teki Pont Neuf Köprüsü.

2005 yılında NPP resim atölyesini, Maltepe Üniversitesi, Tepe Nautilus alışveriş Merkezi, İngiliz Konsolosluğu, Lütfi Kırdar Kongre Merkezi, Moda Deniz Klübü, Divan Palmira Bodrum gibi halka açık çeşitli mekanlara taşıdı ve hem çocuklarla hem de yetişkinlerle duvar boyama çalışmaları yaptı. Halkın genelinin Gökkuşağı köprüsü için düşünceleri pozitif ve destekleyiciydi. Ned Pamphilon, TV8 kanalında bir haber programına davet edildi, bu program öncesinde dışarıda yapılan ankette de sokaktaki insanların hemen hemen hepsi projeye evet diyerek desteklediler.


Gökkuşağı Köprüsü projesi bir yerlerde takıldı ve ilerleyemiyor. İş dünyasında hatrı sayılır isimlerinde içinde bulunduğu destek çabaları bir şekilde hep sonuçsuz kaldı. NPP bile henüz bu sıkışıp kalma için geçerli bir sebep bulamıyor. Biliyoruz ki vizyonu geniş ve söz sahibi birileri bu projenin ülke tanıtımında ve kar elde etmek ile ilgili yapabileceklerini görüp anlayacak.

Gökkuşağı Köprüsü, dünyayı daha da güzelleştirmek için kendine has küçük bir damlayla bir okyanusun değişmesine yardım edebilir; barışı çok önemsediklerini söyleyip görünürde pek bişey yapmayan herkesin karşısında güçlü bir duruş sergileyebilir. Gökkuşağı Köprüsü projesini desteklemek isteyen tüm kurumsallara hala kapılarımız sonuna kadar açık.

Eğer kişisel olarak bu projeye destek vermek isterseniz size Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer'in Çankaya Köşkü 06100 Ankara adresli ofisine bir projeyi destekleyen bir yazı yazıp yetkili kişilerden mesajınızı ilgili otoritelere ulaştırmalarını rica etmenizi önerebiliriz ancak.

Teşekkür ederiz.
NPP
e-mail: nppistanbul7@gmail.com

Salı, Kasım 06, 2001

Pazartesi, Kasım 05, 2001

GÖKKUŞAĞI KÖPRÜSÜ 7'NİN SİNERJİSİ

7 Harfli kelimeler: Türkiye, Atatürk, Osmanlı, Mevlana, Mevlevi, Marmara, Topkapı.......
7 Renkli gökkuşağı: Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor
7 gri panel: Boğaziçi Köprüsü’nün altında var olan 7 gri panel
7 Önemli Din : İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik, Hinduluk, Budistlik, Taoculuk, Konfiçyüsçülük.
7 Ayet Fatiha Suresi : Kuran-ı Kerim’in ilk suresi Fatiha 7 ayetten oluşuyor.
7 Tepeli Şehir İstanbul: Çemberlitaş, Beyazıt, Fatih, Edirnekapı, Kocamustafapaşa, Sultanahmet, Aksaray
7 churches mentioned in the Book of Revelation are found in Turkey: Ephesus, Smyrna, Pergamum, Thyatira, Sardis, Philadelphia, Laodicea
7 Coğrafi Bölge: Türkiye’nin 7 bölgesi; Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu Bölgeleri
7 komşu ülke: Türkiye’nin komşuları; Yunanistan, Bulgaristan, Gürcistan, Ermenistan, İran, Irak ve Suriye
7 Kıta: Asya, Avrupa, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Afrika, Avustralya, Antartika
7 Büyük Deniz: Kuzey Buz Denizi, Güney Buz Denizi, Kuzey and Güney Atlantik Okyanusu, Kuzey ve Güney Pasifik Okyanusu, Hint Okyanusu
7 Tarihi Uygarlık: Mezopotamya, Hitit, Urartu, İon, Roma, Bizans, Osmanlı
7 Geçit: Topkapı Sarayı’nda 7 büyük geçit bulunmaktadır.
7 derece: İnsanoğlunun varoluşu 7 dereceye bölünmüştür.
7 aşamadan geçerek ruhsal olgunluğa ve aydınlığa erişiliyor.
7 Çakra: Vücuttaki 7 Enerji Noktası
7 gün: Dünyanın yaratılışının 7 günü
7 Gün: Haftanın 7 günü
7 müzikal ses: do-re-mi-fa-sol-la-si
7 finger holes to the Ney musical instrument
7 tur: İncil’de adı geçen Joshua, Jericho’nun etrafında, 7 trompet taşıyan 7 rahip eşliğinde 7 kez dolaştı…
7 . gün: Ve yine İncil’de anlatılana göre, Joshua’nın Jericho turunun 7. gününde duvarlar yıkıldı. 7 tane cennet : Kuran-ı Kerim, incil, Şaman ve “Druid”lere göre.
7 ölümcül günah: İncil'de adı geçen 7 ölümcül günah var...
7 fazilet: İncil'de adı geçen 7 fazilet var.
7 döngü: Söylenenlere göre yaşamın 7 döngüsü vardır.
7 ‘den gelen ilham: Hebrew İncil’i tasarlarken 7 rakamından ilham almış.
7 katlı cennet: Bir çok inanışa göre cennetin 7 katı vardır.
7. torun: Musevi’lerin inanışında 7. oğlunun 7.oğlu (herhangi birinin 7.torunu) tedavi edici güce sahip olduğu söylenir.
7 fersah: Mitolojide adı geçen devlerin sihirli botlarıyla attıkları bir adımda 7 fersah yol aldıkları yazar.
7 rakamına edilen yemin: Hebrew ettiği yeminlerinde 7 rakamını kullanırmış (örn: 7 üzerine yemin ederim ki……..)
7 kahraman: Yunan efsanesindeki Argive’lı 7 kahraman 7 şampiyon: İngiliz efsanesinde adı geçen üstün nitelikli 7 kişi
7 hediye: Ruhların 7 armağanı.
7 Tanrı: Japonlar'ın 7 tane şans Tanrısı vardır.
7 his: Meryem Ana'nın yaşadığı 7 sevinç ve 7 üzüntü.
7 sacrement: İncil’deki 7 “sacrement”
7 efsane: Yunan mitolojisindeki 7 efsane
7 bilim dalı
7 duyu: eskilere göre gezegenlerin dünyada yarattığı etkiler: ateş “hareket”leri, dünya “hissetme kabiliyeti”ni, su “konuşma kabiliyeti”ni, hava “tat alma”yı, sis “görüş yeteneği”ni, çiçekler “duyabilme”yi ve güney rüzgarı “koku alma”yı sağlar.
7 Harika: Dünya’nın 7 harikası
7 numara: numerolojide(rakamların gizli gücü bilimi) Hz. İsa 7 numaradır.
7’nin temsil ettikleri: Bilge, mistik, içine kapanık, hayalperest, çağ, istikrar, dayanıklılık ve süreç.
7 durum: “Septenary”nin 7 hali 777 ile sembolize edilmiştir (Şeytanın sembolü 666 olarak bilinir)
7 ana renk tayfı bir araya getirilip beyaz forma bürünür.
7 ruh: Yaratanın 7 kutsal ruhu
7 kilise: Asya Kıtasının 7 kilisesi
7 altın şamdan
7 gezegen
7 fener
7 mühür
7 trompet
7 melek
7 yıldırım
7 başlı kırmızı ejderha 7 taç takar.
7 çift: Nuh’un gemisinde her hayvan türünden 7 çift varmış. (Oysa ki biz 2 çift diye biliyorduk.)
7 çift kuş: Her kuş türünden de 7’şer çift varmış.
7 gün aralığı: tufanın bitip yağmurun başlaması arasında 7 gün olduğu tahmin edilmektedir. 7’şer gün aralıklı olarak beyaz güvercinler gemiden uçurulmuştur.
7. ay: Gemi 7. ayın 17. gününde dağa oturmuş ve Nuh gemiden 27. gün çıkmış ve…
7. yüzyıla kadar süren hayatına başlamış

Pazar, Kasım 04, 2001

ATATÜRK'ÜN FİLOZOFİSİ

Atatürk'ün söylemiş olduğu en bilinen özdeyişlerinden biri,

YURTTA SULH, CIHANDA SULH

sözleridir.

Bu sözler Atamızdan bize miras kalarak ülke stratejimizi belirleyen sözlerdir.

Tabii ki bu sözler, Doğunun batıyla, Hıristiyan dünyasının Müslüman dünyasıyla, Asya’nın Avrupa’yla buluştuğu yer olan Türkiye'den, ulusun Lideri tarafından söylenmiş ve aslında dünyadaki her millet tarafından da öğrenilmesi gereken çok önemli sözlerdir. Özellikle ülkemizin 2010 kültür başkenti seçildiği ve Avrupa müzakerelerinde de yer aldığı ama farklı ideolojilerin çatışmasının hala sürdüğü günümüzde. Ulu önderimizin sözlerinden de açıkça anlaşılan şu ki; ülkemiz ve Atatürk bu tarz bir ideolojik çatışmayla o zamanlar da karşı karşıya kalmış.

Ülkemizde her yıl 10 Kasım'da saat 09.05'de herkes ve her şey susar, O büyük önderin ve ileri görüşlülüğü sonsuz insanın ebediyete gidişinin üzüntüsünü hala o günkü gibi gözyaşlarına boğularak yaşar.

Ned Pamphilon birçok Atatürk portresi çalıştı. Bunların ilki 1997 yılında tamamlandı.
2001 yılının başında, 3.5m x 2m boyutlarındaki Ataturk Smiles (Atatürk Gülüyor) adlı portre Lütfi Kırdar Fuar ve Kongre Merkezinin girişini süsledi. Atatürk'ün böyle gülen bir portresi alışılmışın dışında... Lütfi Kırdar'da bulunan bu portre, muhtemelen ülkemizdeki en büyük boyutlardaki orijinal çalışılmış Atatürk portresi. Bir Türk ressamı da İngiltere'nin Londra şehrindeki Royal Festival Hall için böyle büyük bir Churchill portresi yapmıştı. Ned Pamphilon Mayadrom Spor Merkezindeki Ataturk’s Eyes (Atatürk'ün Gözleri) adlı tablosunu da 2001 yılının sonlarına doğru tamamladı. Aynı tablonun diğer bir versiyonunu da başka bir özel kolleksiyoncu için yaptı ve şimdi hala NPP tarafından bu tablonun fotoğraflarından t-shirtler, kartpostallar, poster ve reprodüksiyonlar üretiliyor ve özel anma günlerinde imaj halka açık yerlerde gösteriliyor.

Bir İngiliz neden Atatürk'ü resmetti? Başlangıçta görmüş olduğu diğer Atatürk portrelerinden daha farklı bir tarzda bir çalışma ortaya çıkarabileceğini düşünerek kolları sıvadı. Atatürk inkılaplarının başlıca ve kesin ilkelerinden biri, dini haklar ve vicdan özgürlüğüdür. Sonra O'nu okuyup tanıdıkça ve nelerin mimarı olduğuna şahit oldukça durum bambaşka bir hal aldı. Atatürk'ü resmederek, Türkleri anlamamış Türkiye'nin dününün ve bugünün arasındaki farkı bilmeyenlerin dikkatlerini, dünya üzerinde hakettiğinden daha az tanınan ama aslında tarihe yön vermiş çok önemli bir şahsiyete çekebilmeyi amaçladı. Aslında birçoğu bunu bir İngiliz'in beceremeyeceğini de söylediler ama o yaptı.

Atatürk’üm imajı milli birliğin vizyonunu, eğitimi, sanatı, bilimi ve hem kadın hem de erkeğin özgürlüğü eşit paylaşımını sembolize ediyor. O edebiyata, müziğe, modaya ve güzel sanatlara çok büyük bir şekilde önem veriyordu. Bu tip şeylerden ilham alan yeni fikirleri ve filozofiyi fazlasıyla takdir ediyordu.

İşte Mustafa Kemal Atatürk'ün söylemiş olduğu yada O'nun hakkında söylenmiş olan bazı özdeyişler:

"Hürriyet, insanın, düşündüğünü ve dilediğini mutlak olarak yapabilmesidir. 1930 Bu tarif, hürriyet kelimesinin en geniş mânasıdır. İnsanlar, bu mânada hürriyete, hiçbir zaman sahip olamamışlardır ve olamazlar. Çünkü malûmdur ki insan, tabiatın mahlûkudur. Tabiatın kendisi dahi, mutlak hür değildir; kâinatın kanunlarına tabidir. Bu sebeple, insan ilk önce, tabiat içinde, tabiatın kanunlarına, şartlarına, sebeplerine, âmillerine bağlıdır. Meselâ, dünyaya gelmek veya gelmemek insanın elinde olmamıştır ve değildir. İnsan, dünyaya geldikten sonra da, daha ilk anda, tabiatın ve birçok mahlûkların zebunudur. Himaye edilmeye, beslenmeye, bakılmaya, büyütülmeye muhtaçtır. "Atatürk, 1930

“Türkiye Cumhuriyeti’nde herkes Allah’a istediği gibi ibadet eder. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini yoktur. Hiç kimseye dini fikirlerinden dolayı bir şey yapılmaz. Türkiye’de, bir kimsenin fikirlerini zorla başkalarına kabul ettirmeye kalkışacak kimse yoktur ve buna müsaade edilmez. Devlet idaresinde bütün kanunlar, nizamlar bilimin çağdaş medeniyete sağladığı esas ve şekillere, dünya ihtiyaçlarına göre yapılır ve uygulanır. Din anlayışı vicdani olduğundan, Cumhuriyet, din fikirlerini devlet ve dünya işlerinden ve siyasetten ayrı tutmayı milletimizin çağdaş ilerlemesinde başlıca başarı etkeni görür. Türk ulusunun başarısı iki noktaya bağlıdır. Birincisi muasır medeniyetler seviyesine çıkmak, ikincisi din işlerini devlet işlerinden ve siyasetten ayırmak”. Mustafa Kemal Atatürk

“Türk devleti laiktir. Her yetişkin dinini seçmekte serbesttir. ” Atatürk, 1929

"Biz, Batı medeniyetini bir taklitçilik yapalım diye almıyoruz. Onda iyi olarak gördüklerimizi, kendi bünyemize uygun bulduğumuz için, dünya medeniyet seviyesi içinde benimsiyoruz." Atatürk, 1930

"Din, bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamağa çalışıyor; kaste ve fiile dayanan taassupkâr hareketlerden sakınıyoruz. Gericilere asla fırsat vermeyeceğiz." Atatürk, 1922

“Her fert istediğini düşünmek, istediğine inanmak, kendine mahsus siyasî bir fikre malik olmak, seçtiği bir dinin icaplarını yapmak veya yapmamak hak ve hürriyetlerine maliktir. Kimsenin fikrine ve vicdanına hâkim olunamaz.” Atatürk, 1930

"Bizim dinimiz en makul ve en tabii dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki, son din olmuştur. Bir dinin tabii olması için akla, fenne, ilme ve mantığa tetabuk etmesi lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen mutabıktır."Atatürk, 1923

“Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” Atatürk, 1923

“Yıllarca Mustafa'mı kaybedeceğime dair korkuyla yaşadım. O'nun öldüğü haberinin gelmesi kalbimi zayıflattı ve beni yatağa düşürdü. Sürekli Allah'a yalvardım. Ama şimdi mutluyum. Keder ve korkular geride kaldı. Sen kazandın, ülkeni kurtardın... yeni bir devlet kurdun. Bu ulusun bir kadını olarak sana neler borçlu olduğumuzu ben de biliyorum.” Zübeyde Hanım, Atatürk’ün Annesi.

“Atatürk’ün ölümü sadece bir ülkenin kaybı değil aynı zamanda Avrupa’nın da büyük kaybıdır. O Türkiye’yi savaştan kurtardı ve savaştan sonra yeni Türk ulusunu tekrar canlandırdı. Her sınıftan halkın O’nun arkasından döktüğü içten gözyaşları, bu büyük kahraman ve modern Türkiye'nin Ata'sına değer bir görünümden başka bir şey değildir.”
Winston Churchill, İngiltere Başbakanı

"Atatürk yaşasaydı ikinci dünya savaşı Had Ataturk been alive the second world war would not have been fought"
Winston Churchill, İngiltere Başbakanı

“Asırlar nadiren dahi yetiştirir. Şu sansızlığa bakın ki bizim dönemimizin en büyük dahisi Türk Ulusuna bahşedildi.”
David Lloyd George, İngiltere Başbakanı

TARİHTE BENZERİ OLMAYAN BİR OLUŞUM
Başka hiç bir ülkede kadınlar bu kadar ani ve çabuk bir yükselişe geçirilememiştir. Bu gerçekten bir ülkenin sınıf atlama konusunda tarihte bir benzeri daha bulunmayan bir oluşumdur.
Daily Telegraph Gazetesi, İngiltere

Cumartesi, Kasım 03, 2001

GELECEĞE GÜLÜMSEMEK

Polis Teşkilatı’nın 161. Kuruluş Yılı Kutlamaları Anısına
GELECEĞE GÜLÜMSEMEK


Bu tablo, 09 Nisan 2006 tarihinde İngiliz Ressam Ned Pamphilon tarafından, İstanbul Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, İstanbul Valisi Sayın Muammer Güler ve İstanbul Emniyet Müdürü Sayın Celalettin Cerrah huzurlarında İstanbul Taksim Meydanı’nda İstanbul Emniyet Teşkilatı’na hediye edildi.



Bu Tablonun ismi olan geleceğe gülümsemek aslında gelecekte varmak istediğimiz hedefe bir göndermede bulunmaktadır; barış ve anlayış dolu, iyimser ve gelişmiş bir geleceğe… Gelin hep birlikte geleceğe gülümseyelim.
Atatürk 1934 yılında Polis Kolejini ilk kurduğunda söylediği bir sözünde Ulusal polis Teşkilatı’nın disiplinli, adil, şefkatli olması gerektiğini dile getirmiştir. Bence bu olumlu nitelikler sadece Türk polis teşkilatının değil dünya genelindeki tüm polis teşkilatlarının ve hatta her sivil bireyin şahsen de bağlı olması gereken niteliklerdir.
İyi niyetle pekiştirilerek, Türk Emniyet teşkilatıyla bağdaştırılan ve benim de çok saygı duyarak dikkate alıp sonuna kadar arkasında durduğum bu nitelikleri, fırsatım oldukça yapıcı ve pozitif bir adım olarak dünyanın geri kalnına da Ulu önderin bu sözleriyle tanıtmayı amaçlamış olmak benim için büyük bir mutluluktur. Hediye ettiğim bu tablonun, Atatürk’ün uluslararası barış dolu görüşünü öne çıkarttığı ve aynı zamanda da Türk Polislerinin geleceğe gülümseyerek bakan yüzünü yansıttığı düşüncesindeyim.

Ned Pamphilon 09.04.2006

Mustafa Kemal Atatürk Diyor ki:

POLİS BİR ASKER KADAR DİSİPLİNLİ, BİR HUKUKÇU KADAR HUKUK ADAMI, BİR ANNE KADAR ŞEFKATLİ OLMALIDIR.
1934 – Polis Koleji’nin Atatürk tarafından kurulduğu yıl

Emniyet Teşkilatı mensupları için Atatürk tarafından söylenmiş olan bu söz, Ata’mızın bize miras
bıraktığı ve Ülke Stratejimizi belirleyen sözünü de desteklemektedir:
YURTTA SULH, CIHANDA SULH.


Cuma, Kasım 02, 2001

GOL? YEAH!


GOL? YEAH!
GOL? YEAH! Türk Spor Tarihinde Unutulmaz Bir Dakika

Dünya Kupası Finalinde 45 yıldan sonra ilk Türk golü:Bu dakika, 2002 Dünya Kupası Finalinde, Hasan Şaş’ın, Türkiye’nin açılış golünü Brezilya’nın kalesine gönderdiği tarihi andır. Bu dakika, Türk ulusu’nun hedefini yükselterek, imkansızın gerçekleşeceğine inandığı andır

Türkiye, Dünya Kupası finaline katılmayalı 45 sene olmuştu. Türkiye’nin 2002 Kupasındaki ilk maçı, dünyadaki en iyi takımlardan biri olan ve daha önce Dünya Kupasını defalarca ülkesine götüren güçlü Brezilya takımıylaydı. Bu maçta, Türkiye’nin başarılı olacağına ve finalin sonuna kadar kalıp, Dünya üçüncüsü olacağına, Türkler dışında çok az yabancı inanıyordu. Bu gol, bir ulusun beklentilerinin yükseldiği maceranın başlangıcıydı, ve bu sayede Türk futbolu, bütün dünyanın dikkatini çekti.

Türk Milli takımı İstanbul’a döndüğünde havaalanından , Taksim Meydanı’na kadar insanlar sokaklarda coşkulu kutlamalar yaptı. Normalde yarım saat sürecek yolculuk neredeyse 4 saat coşkusu bitmeyen bir şenliğe dönüştü.

Sporun ortak faydalarından birisi de, insanları hangi sosyo-ekonomik konumda olursa olsun bir araya getirmesidir. Bu eser, uluslararası futbol platformunda, Türk Futbol Federasyonu, Türkiye ve Türk Halkı için en özel anlardan birisini anlatıyor.

Tabii ki ideal durum, bu tablonun Türk Gençlerinin imkansız diye birşey olmadığı inancından ilham almalarını sağlayabilecek halka açık bir mekanda yerini bulmasıdır.

Futbol hakkında biraz daha konuşalım… NPP’nin favori takımının Arsenal olduğu bilinen bir şey, Galatasaray’ın UEFA kupasında Arsenal’i yenerek kupayı alması da… Sonra bir de Türk Milli Takımı tarafından dünya kupası finallerinde kazanılmış üçüncülük kupası var. Ama biz hala kazanılan bu başarıların yeteri kadar desteklenmediği ve tanıtımının üzerine fazla düşülmediği konusunda ısrarlıyız.

Nüfusun çoğunun futbol fanatiği olduğu 70 milyon nüfuslu Türkiye gibi bir ülkede futboldan elde edilebilecek milli hasıla çok daha fazla olabilir -ki bu destek takımların da daha fazla motive olup daha büyük başarılar elde etmelerini sağlayacak bir unsurdur.

ABD’de değil ama Avrupa, Asya, Güney Amerika ve dünya ülkelerinin çoğunda futbola verilen önem çok açık. ABD’de futbola diğer sporlara olduğu kadar ilgi olmadığı halde milli takım gün be gün daha iyi ve güçlü hale geliyor.

NPP olarak hangi takımın taraftarı olduğumuz sorulduğunda tarafsızlığımızı hala koruyoruz ve aynı cevabı veriyoruz:
Galata-taş-bahce or Fener-taş-saray or Beşik-saray-bahce.......

Perşembe, Kasım 01, 2001

BASINDA NPP

Gökkuşağı Köprüsü gibi bir projeyi bir ülkede tanıtmaya çalışan bir yabancı için yerel basının desteği çok gerekli bir unsurdu. NPP Türk basınında adından hatrı sayılır şekilde fazla söz ettirdi (tabii bu sadece projenin farkedilmesini sağladı, uygulama gerçekleşemedi). Aslında basının bu büyük desteği projenin uygulanmasını çoktan sağlamalıydı ama maalesef ki böyle bir projenin getirisi ancak uygulanıp ne olduğu görülüp tecrübe edindikten sonra anlaşılabilir. NPP olarak hala projenin faydalarını anlatma çalışmalarına devam ediyoruz.

NPP, özel destek aldığı Leyla Umar, Gila Benmayor, Okan Bayülgen Zaga Show, TURK CNN muhabiri Hilal Yılmaz, Promotürk Dergisi Yayın Koordinatörü Elif İçbilen, ve bizlere sabah haberlerinde ayırdığı yarım saat ile projeyi tüm detaylarıyla tanıtıp aynı zamanda da halk oylaması yaptığı için TV8'e teşekkür eder.

İşte NPP hakkında basından seçilmiş bazı yazılar:

TÜGİAD'S Elegans magazine


Home Art presents NPP artworks including the 7 Rainbow Dervish.


Promoturk

Promoturk


Mart 2006 NPP'nin TÜGİAD Merkez ofisinde açtığı "YURTTA SULH, CİHANDA SULH - PEACE AT HOME, PEACE IN THE WORLD" isimli sergiden bir makale.


Şubat 2006 Londara Adam Street'te açılan ilk "YURTTA SULH, CİHANDA SULH - PEACE AT HOME, PEACE IN THE WORLD" sergisi ile ilgili Olay Gazetesi - Londra baskısında yayımlanan bir makale.


Hürriyet Gazetesi Adam Street'teki serginin haberinde Gökkuşağı Köprüsü, Atatürk, Churchill ve Atatürk ve Mevlevi'lerden bahsetmiş.


İngiliz "The Eastern Daily Press" Gökkuşağı Köprüsü hikayesini anlatıyor.


Kasım 2005, Atatürk'ün Gözleri tablosunun görseli The Marmara İstanbul ve The Marmara Pera otellerinin üzerinde.


Bodrum Divan Palmira Oteli 2005 yazı.
Şamdan Magazin: Ned, Rahmi Koç ve çocuklarla Deniz Temiz derneğinin tanıtımı ve Türkiye 'de denizlerin daha temiz olması için Bodrum'da duvar boyama aktiviteleri yapıyor.

Hello Magazin: Ned, Rahmi Koç ve çocuklarla Deniz Temiz derneğinin tanıtımı ve Türkiye 'de denizlerin daha temiz olması için Bodrum'da duvar boyama aktiviteleri yapıyor.

Hürriyet Gazetesinde Rahmi Koç, Atatürk'ün Gözleri T-shirtünü tutarken.


Yetkililer köprüyü tekrar griye boyayacaklarını bildiriyorlar.


2005 Ned Cosmo'da.


2005; Ned, Gulsah Çeliker ve Ali Koc Sabiha Gökçen'in tablosuyla NTV'de.


Promoturk Dergisi NPP'nin gökkuşağı renklerini, 7 Renkli Dervish tablolarıyla birleştirerek tanıtıyor.


Atatürk, Mevlevi, the sign of the Sultan, rainbow colours and futboll; hepsi beraber Promoturk'de.


The Marmara Pera'da "Istanbul? Yeah! 2005" sergisi.
Gökkuşağı Köprüsü, Mevlevi, Romina y el silencio, Bike ve Selim hep beraber Alem Magazin'de.


Hürriyet köşe yazarı Gila Benmayor desteğini açıklıyor.


Gökkuşağı Köprüsü Hello Magazin'de.

Boğaziçi Ünüversitesi'nin Dinamik Dergisi'nde Gökkuşağı Köprüsü'ne dikkat çekiliyor.

Promoturk Gökkuşağı Köprüsünün faydalarını grafik tasarımla açıklıyor.

Kasım 2004, Projeye yapılan San Francisco eşcinsel imajı karşılaştırmasına Vatan Gazetesinin yorumu.

Turkish Daily News Editörüne NPP'den bir yazı


October 2004 and the ridiculous one jump shot double page spread in TEMPO Magazine.


More from Vatan.


Sabah wrote about Ned coming to Istanbul to get married.
It was also news to the NPP camp and even news to Ned!


“Recently the rainbow has become a reasonable symbol for all kinds of associations, parties and companies in the world. The idea to paint the bridge is the idea of an inspired person. Since the bridge was built all we ever saw was a dark grey colour, so it must be better to paint it as a rainbow, which joins two continents. I really believe in Ned’s project since dreams are the basis for huge constructions. Ned Pamphilon, a British painter, asked me: ‘What would you say if I said I wanted to paint the underneath of the Bosphorus Bridge?’
At first I thought it was a joke, but when I saw his photographs and visuals,
I realized it could be a great project.”
Leyla Umar, Vatan 15.03.2004


“Ned Pamphilon, a foreigner belonging to Istanbul more than any of us….There is a voting procedure on his website and 30,000 people voted positively for the Rainbow Bridge.”
Cahit Akyol, Hurriyet, 06 March 2004



"Look at this guy! None of us are thinking like he does.
Why does it take a foreigner to come to our country and show us such a simple, intelligent idea to promote our country? It's an inspired idea and it will be an inspired decision for our authorities and our country to let this happen.”

Okan Bayulgen, Zaga, Kanal D, 13 December 2003


Kemal Dervish, Turkish Economy Minister with Ali Coskun and others on the front cover of Power Magazine.


Inside a double page spread featuring Ned wearing water goggles and red socks jumping inside a squash court with paintings produced at the Mayadrom Sports Centre atiler. Possibly not the most endearing shot of an artist seeking permission to paint a national bridge, ama bos ver.


Featuring Muhtar Kent then CEO Coca-Cola Turkiye.


Featuring Bosphorus Lovers in Red and NPP's No:1 artist wearing water goggles while mediating beneath Ataturk's Eyes as one does.


This is local Bambi Cafe menu brochure picturing customers Tayyip Erdogan (probably then Istanbul Mayor) and Ned Pamphilon on the same page.


TDN print the first mock-up image of the Rainbow Bridge concept. NPP put Sezai Turkes and Feyzi Akkaya, Einstein and Ataturk all on the same page.


The Turkish Daily News print NPP's image marketing
brand name: Istanbul? Yeah!
Ann Musser-Ercan wrote in Turkish Daily News, 20 June 1999
“Pamphilon’s bridge painting project is ridiculous, amazing and impossible.”


Sabah Gazetesi NPP'nin 1999 Kapalıçarşı "Istanbul? Yeah!" adlı sergisini yayınlıyor

The Spice Girls-Baharat Kızlar İstanbul'a geldi. Spice (baharat) Ned'de aralarına katıldı. Orijinal tablo PEPSI genel Merkez binasında.
İlk Atatürk ve ilk tramvay portresi - 1997 Sabah Gazetesi haberi